Ana içeriğe atla

tut ki düşündüm! /2/

Ah gelmedi geri görüyor musun! Oysa devamını merak etti sanmıştım.. Neyse Haydar sana anlatayım mı ister misin dinlemek, ne dedin anlamıyorum! Cik cik mi.. karnın mı acıktı ?su mu istiyorsun.. hay bin şu kuşlar anlaması ne zor.. Neyse bak dinle, şimdi dinlemene ihtiyacım var mümkünse gözlerime bak arada cıvılda kanat çırp heyecanlan bazı yerlerinde olur mu.. Aferin bak nasılda anladın.. O çocuk sigara uzattı demiştim.. neyse neyse şurdan alayım,İstanbul hukuk kapısının oraya doğru amaçsız bir şekilde yürümeye başladık.. arada sigarasından bir fırt alıyor gözlerime bakıyor sonra tekrar sigarayı içine çekmeye devam ediyordu.. Ben de dudaklarımdaki sigarayı saat 10 yönünde çeviriyordum, tombalacılara benziyordum dudağında yamuk ve yanmamış sigarayla.. kulağımın arkasına mı koysam diye düşündüm bi an. Sonra vazgeçtim ağzımda ıslatmaya devam ettim.. dudak tiryakiliği bu olsa gerekti ha-ha. Solunda yürüyordum, sağ kolumdan tutup çekti bir anda beni “-gel bu tarafa gidelim” neden diye soracak oldum baktım cevap vermeyecek vazgeçtim.. birkaç dakika sonra anladım zaten sahaflara gidiyorduk.. ne zaman gitsem kazıklanırdım eski püskü dandik Fransızca bir kitabı 12 liraya kakalamışlardı hiç unutmam.. okumuş da değilim öyle okurum havasına almıştım.. Adın ne senin diye soracaktım dilim tutukluk yaptı aklım engel oluyordu.. Sorma bir şey sadece anlat diyordu Pamuk dedim, Orhan Pamuk.. Sevmiyorum onu hiç hazzetmem okumadım da tek kitabını dedim.. sol kaşını kaldırıp bana baktı tüten sigarası hala ağzındaydı.. hayır dostum sevmek ya da sevmemek değil mesele.. Ama diye araya girdim Ama Orhan Kemal var o çok daha iyi diye cümlemi araya sıkıştırdım sözünü kesmek önüne set kurmak istiyordum, sel gibi aştı cümlelerimi hiç pamuk okumadım diyorsun nerden biliyorsun bakışı attı bana peki dedim sustum.. Sahaflara girdik, dur dur cikleme en heyecanlı yerine daha yeni geldim.. salatalık ister misin Haydar?!! Bir saat olmadı alalı tazedir hala.. Seni beni dinle diye aldım tamam mı şimdi iyi bir kuş ol ve sessiz sakin dinlemeye gayret et zaten uzatmayacağım.. neyse mevzuyu dağıttın kendime bir türk kahvesi yapayım ben de.. geliyorum hemen, sen de aynada kendini izle ben dönene kadar. Ha-ha deli Haydar..
Suratındaki şu şapşal ifadeyi kaldırırsan iyi olur dedi, daha bi şapşallaştım bu ne demekti şimdi.. Bön bir bakışın var her an gülmeye hazır tetikte bekleyen kahkahaların var, gülemeyenler değilsin anladık ama tutunamayanlardan olursun bu gidişle.. Ah iki kere aynı şeyi söyledin, evet söyledim ne oldu gözündeki saygımı mı yitirdim yoksa?! Evde bi başına korkuyu beklerken ölmeni mi izleceğim sandın. Hay bin kunduz onu da mı okudun?!! Senin okuduklarının hepsini okudum Albayım dedi.. Düşünebiliyor musun benim okuduklarımı okumuş ama Orhan Pamuk u filan da biliyordu yani benden fazla okumuş bunu anladım sanırım ya da bana blöf yapıyordu.. Allah ım şizofren miyim diye düşünürken bi kızı kolundan yakaladım hey Merhaba! –ay napıyosunn canımı yakıyosunn.. Pardon daha önce hiç bi kıza dokunmamıştım ayarı tutturamıyorum o yüzden her neyse tek bir sorum olacak şu an yanımda 25 yaşlarında sigara içen bi erkek var mı?! –ay salak mısın var tabi şaka mı yapıyosunuzz..!! Neyse kızı bıraktım şizofren değildim bu iyi bir haber.. di mi Haydar, iyi bi haber! Kötü haber mi demeliydik yoksa.. Belki de şizofrenim o kızı da ben zihnimde yaratmış olamam mı.. Olabilir kıza dokunurken çok rahattım çünkü. Normalde otistikler gibi dokunmayı ve dokunulmayı sevmem ki oysa. Hay bin şizo ya.. canım sıkıldı şimdi Haydar.. Neyse yarın okula gideceğim orda birkaç deney yaparım arkadaşlar arasında çaktırmadan.. doktorlardan nefret ediyorum çünkü.. Sağıma döndüm Lanet olsun dostum benim gerçekliğime inanmıyor musun yoksa dedi.. Ama huzur huzur istiyorum dostum kimse hayatıma böyle dalmadı benim nerden bileyim senin ne olduğunu belki 2 saat sonra üzerime dolu bir şarjör boşaltmayacağından nasıl emin olabilirim.. Olamazsın dostum Emin olamazsın sen hiçbir şey olamazsın sen her şey olamazsın.. ha-ha! yakalamıştım cümlesindeki detayı ses çıkarmadım kendime bilge havası vermek istedim.. bilgin gibi davranıp bilgiçlik taslayamazdım ama bilge taklidi yapabilirdim, neden olmasın.. Ağzımdaki sigara da epeyce ıslanmıştı bu arada.. ya yakacaktım ya da atacaktım.. çıkarıp gömleğimin cebine koydum gömlek giymeyi de hiç sevmem ki Haydar yoksa bunlar rüyamıydı.. Yoo yoo 3 gün önce siyah bir gömlek giymiştim ama onun da cebi yoktu ki neyse peki madem sigarayı kulak arkası yaptım ama kulağımı köydeyken bir eşek ısırıp koparmıştı ahah şaka yaptım Haydar sakin ol al sana salatalık kemir biraz. Kim olmak isterdin dedi Kuyucaklı Yusuf dedim.. Gözlerime baktı inanmaz bir edayla.. ,Neden yalan söylüyorsun her sorana ben prens mışkinim demiyor musun! Neden şimdi yalan söylüyorsun! Yalan söylemiyordum oysa ki dostoyevskinin budalası gibi olduğum için sadece budalalık yapıyordum nasıl da mat etmiştim. Ah ezan okunuyor Haydar hadi iyisin gidip namaz kılalım sonrasında bir şeyler okumalıyım çok acıktım yarın devam ederim hikayeme, canına minnet zaten di mi ah şu kuşlar!

Şevket BıDı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bülbülü Öldürmek 2019

Bülbülü Öldürmek... Uzun zaman sonra bir kitabı bitirebildim, özlemişim eski günlerimi, pek çok kitap okuyorum aslında ama artık hep araştırma tarzı ansiklopedi ya da makale türü olduğu için kitap okumuş saymazdım kendimi.  Kayınçomun elinde gördüm kitabı ilk, "abi bu kitabı okuyorum, tavsiye ederim, güzel kitaptır" dedi. Baktım daha çeyreğini okumuş, kapağı ve kitabın ismi çok hoşuma gitti. Nobel almış olması pek önemli değil benim için biliyoruz ki siyasi sebeplerden de verilebiliyor nobeller. Zihnimde yer etti ilk fırsatta okuyayım derken bir baktım arşivimde epub olarak duruyormuş sevgili roman, hemen elimdeki e-okuyucuya uygun hale getirip okumaya başladım. Üç gün sürdü çünkü başlarda biraz sıkıldım, pişman oldum başladığıma, ısrarla devam ettim, yarım bırakmak istemedim, sonra kitap toparlandı, ayağa kalktı ve koşmaya başladı ve kitap bittiğinde evet bu bir pulitzeri de hak etmiş dedirtti. Kendi dönemini çok iyi yansıtan kitaplardan okuması zevkli ama gözümde...

2011'i birlikte geçirdiğim kitaplar

1 Swann'ın bir aşkı Marcel Proust Proust'u tanımayan kalmamalı, okuyom ben yaa diyen herkesi bekleriz. 2 Aşkın suçları Marquis de Sade Sadizm kelimesi kökünü bu adamın soy isminden alıyor, o kadar manyak o kadar yavşak ve o kadar da ahlaksız bir insan. 3 Dünyanın bütün sabahları Pascal Quignard Pascal'ın  felsefeyle olayları bir araya getirip harmanlaması ciddiye alınmalı hatta on liraya kıyılıp bu kitap da gidilip sahaflardan alınmalı 4 Umami Nuarıklı Üniden bir hocam vermişti yazarı arkadaşıymış, keyiflik bir şey, siz okumayın. 5 Godot'yu beklerken Samuel Becket Ooo sembolizm, Godot candır canandır her şeydir. Ölmeden önce okuyun efendim. 6 Eylembilim Oğuz Atay Üniversite olayları, polisler kafa kırmalar ölümler, olaylar olaylar 7 Ruh adam Nihal atsız Mutlak seveceksin... Atsız ın psikolojik analizler konusunda doktora yapmaya çalıştığı eseri, çok başarılı değil ama yine de güzel, okunabilir. 8 Matmazel Noraliya'nın koltuğu Peyami Safa Peyam...

Hiç,Hep,Bir

Güneşe direnebilen bir seni gördüm, ışınların içinden geçerdi bakışların ya da gözlerinde toplardın güneşi, bakamazdım kamaşırdım. Kimi zaman ağlardım, sorduğunda; “sen kaçtın!” derdim. Çenemden tutardın sol elinle, var gücünle destek olurdun bana ama başım hep eğik kalırdı kaldıramazdım. Sonra sen de başını eğerdin, alnını omzuma kor yine sol elinle yanağımı okşardın. Nefesin ruh gibiydi sen soludukça, ben hissettikçe: canlanırdım, yaşardım. Şevket derdin ama edemezdim, Azad’sın derdin hayır senin kölenim derdim, İsmail derdin, sana kurban derdim, Abdulkerim derdin, susardım, sarılırdın. Gözlerimi açardım, puslu bir görüntü sonra arşıma diz çökmüş siluetini hissederdim. Omzumdaydın, yanağımda ve ruhumda. Sonra görmeye başladım sol elini ve dizlerini, ama puslu ve tuzlu, bilmem kaç zaman böyle durduk.. Sağ elimi kaldırdım ve yanağımdaki elini tuttum, başını omzumdan çektin ve usul usul gözlerinle gözlerimi aradın.. Gözlerin gözlerime değdiğinde ben “hep”tim ya da “hiç” zaten “bir” değ...