Ana içeriğe atla

cemile


daniyar'a o gece ne olmuştu, bilmiyorum derin, ince bir hüzün vardı
sesinde, bir yalnızlık vardı; gözlerimiz yaşlarla doldu.

cemile bir eliyle daniyar'ın arabasının kenarına sımsıkı tutunmuş,
başı önünde, yürüyordu. daniyar'ın sesi yeniden yükselince başını
kaldırdı, arabaya atlayıp yanına oturdu onun. kollarını göğsünde
kavuşturup heykel kesildi. ben de arabanın yanında yürümekteydim,
onları daha iyi görebilmek için adımlarımı açtım. daniyar, cemile'nin
farkında bile değildi, türküsüne devam ediyordu. cemile, kollarını iki
yanına indirdi, daniyar'a sokulup başını omuzuna dayadı onun.

kırbacı yiyen bir at nasıl hızlanırsa, daniyar da birdenbire öyle coştu
sesi titriyordu, ama eskisinden de gürdü. bir sevda türküsü söylüyordu!

donakalmıştım. bütün bozkır çiçek açmış gibiydi, kıpırdandı,
karanlığı attı üstünden, uzayıp giden enginliğinde iki sevdalı gördüm.
onlar görmediler beni, ben yoktum. yanlarında yürüyordum oysa;
ikisi de dünyada ne varsa unutmuşlardı, sadece türküye vermişlerdi
kendilerini. onları tanıyamadım. daniyar eski daniyar'dı, sırtında
paçavraya dönmüş o asker gömleği vardı yine, ama gözleri karanlıkta
pırıl pırıldı, yanıyordu sanki. ona ürkekçe, utanarak sokulan kız,
kirpiklerinde yaşlar ışıldayan kız, cemile'ydi, benim cemile'mdi. yeni
doğmuşlardı, biraz önce görülmemiş bir mutluluk içindeydiler. sahi,
mutluluk değil miydi bu? o türküleri yaratan yurt sevgisini artık
cemile'ye adıyordu daniyar. evet, cemile'nin türküsüydü bu,
cemile'nin türküsüydü.
-------------------------------
cemile'yi gördüm. daniyar'a sarılmıştı. omuzları sarsılıyordu,
kabarıp kabarıp iniyordu sanki. samanların arasına, onun yanına
uzandı sonra.

bozkırdan sıcak bir rüzgar koptu geldi: samanları savurdu, harman
yerinin sonundaki eski çadıra çarptı, yolda bir topaç gibi dönmeye
başladı. gök gürlüyor, mavi şimşekler bulutları parçalıyordu. hem
güzel, hem korkutucu bir şeydi bu fırtına geliyordu, yazın son
fırtınası. cemile, seni ona değişir miyim sandın? diye fısıldadı
tutkuyla.

değişir miyim hiç, değişir miyim? beni hiç sevmedi. selamlarını
bile mektuplarının sonunda, tek cümleyle yolladı. ne onu istiyorum
artık, ne de geciken sevgisini. kim ne derse desin! yalnız sevgilim
benim, seni hiç bırakmayacağım! yıllardır seviyordum seni!
tanımadan bile seviyordum. sonunda geldin işte, bildin yolunu
gözlediğimi geldin!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bülbülü Öldürmek 2019

Bülbülü Öldürmek... Uzun zaman sonra bir kitabı bitirebildim, özlemişim eski günlerimi, pek çok kitap okuyorum aslında ama artık hep araştırma tarzı ansiklopedi ya da makale türü olduğu için kitap okumuş saymazdım kendimi.  Kayınçomun elinde gördüm kitabı ilk, "abi bu kitabı okuyorum, tavsiye ederim, güzel kitaptır" dedi. Baktım daha çeyreğini okumuş, kapağı ve kitabın ismi çok hoşuma gitti. Nobel almış olması pek önemli değil benim için biliyoruz ki siyasi sebeplerden de verilebiliyor nobeller. Zihnimde yer etti ilk fırsatta okuyayım derken bir baktım arşivimde epub olarak duruyormuş sevgili roman, hemen elimdeki e-okuyucuya uygun hale getirip okumaya başladım. Üç gün sürdü çünkü başlarda biraz sıkıldım, pişman oldum başladığıma, ısrarla devam ettim, yarım bırakmak istemedim, sonra kitap toparlandı, ayağa kalktı ve koşmaya başladı ve kitap bittiğinde evet bu bir pulitzeri de hak etmiş dedirtti. Kendi dönemini çok iyi yansıtan kitaplardan okuması zevkli ama gözümde...

2011'i birlikte geçirdiğim kitaplar

1 Swann'ın bir aşkı Marcel Proust Proust'u tanımayan kalmamalı, okuyom ben yaa diyen herkesi bekleriz. 2 Aşkın suçları Marquis de Sade Sadizm kelimesi kökünü bu adamın soy isminden alıyor, o kadar manyak o kadar yavşak ve o kadar da ahlaksız bir insan. 3 Dünyanın bütün sabahları Pascal Quignard Pascal'ın  felsefeyle olayları bir araya getirip harmanlaması ciddiye alınmalı hatta on liraya kıyılıp bu kitap da gidilip sahaflardan alınmalı 4 Umami Nuarıklı Üniden bir hocam vermişti yazarı arkadaşıymış, keyiflik bir şey, siz okumayın. 5 Godot'yu beklerken Samuel Becket Ooo sembolizm, Godot candır canandır her şeydir. Ölmeden önce okuyun efendim. 6 Eylembilim Oğuz Atay Üniversite olayları, polisler kafa kırmalar ölümler, olaylar olaylar 7 Ruh adam Nihal atsız Mutlak seveceksin... Atsız ın psikolojik analizler konusunda doktora yapmaya çalıştığı eseri, çok başarılı değil ama yine de güzel, okunabilir. 8 Matmazel Noraliya'nın koltuğu Peyami Safa Peyam...

Hiç,Hep,Bir

Güneşe direnebilen bir seni gördüm, ışınların içinden geçerdi bakışların ya da gözlerinde toplardın güneşi, bakamazdım kamaşırdım. Kimi zaman ağlardım, sorduğunda; “sen kaçtın!” derdim. Çenemden tutardın sol elinle, var gücünle destek olurdun bana ama başım hep eğik kalırdı kaldıramazdım. Sonra sen de başını eğerdin, alnını omzuma kor yine sol elinle yanağımı okşardın. Nefesin ruh gibiydi sen soludukça, ben hissettikçe: canlanırdım, yaşardım. Şevket derdin ama edemezdim, Azad’sın derdin hayır senin kölenim derdim, İsmail derdin, sana kurban derdim, Abdulkerim derdin, susardım, sarılırdın. Gözlerimi açardım, puslu bir görüntü sonra arşıma diz çökmüş siluetini hissederdim. Omzumdaydın, yanağımda ve ruhumda. Sonra görmeye başladım sol elini ve dizlerini, ama puslu ve tuzlu, bilmem kaç zaman böyle durduk.. Sağ elimi kaldırdım ve yanağımdaki elini tuttum, başını omzumdan çektin ve usul usul gözlerinle gözlerimi aradın.. Gözlerin gözlerime değdiğinde ben “hep”tim ya da “hiç” zaten “bir” değ...