26 Kasım 2011 Cumartesi

kedicikler...



Malum mart ayını geride bıraktık..
kapıya musallat olan bir kaç kedimiz vardı geriye sadece minnoş kaldı, 8-10 yaşlarındaki bacılarımın taktığı lakabıyla..

bu minnoşun 4 tane fare kadar bebesi vardı, akşama kadar dilenciler gibi cama yapışır kapıyı tırmalar /hayır yemek vermiyor da değiliz bacılarım ne varsa taşıyor zaten/ miyavlar evin içine girer üst katlara çıkar /piskedi/ hatta bi ara içeri girmiş, kitap okumaya dalan bana tip tip bakıyorken yakaladım! sen tut o pis patilerinle halılara bas olacak iş değil.. çok yüz verdi bacılarım bu minnoşa, kızıyorum ya neyse..

4 yavrucaktan geriye 1 tane yavrusu kaldı.. bizim çelimsiz yavrularını kurda kuşa kaptırıyor hep. aldık evet içeri aldık ama bu yine kaçtı geceleri uyutmadı beni miyav miyav miyav.. ya hu seni kaplandan aslandan kurtardık bir tane bebişin kalmış.. sütün önünde pilav kuru salata arkanda. ye iç yat mübarek!

gözleri hala kapalı tek yavrusu kaldı işte.. minnacık ufacık şirin bir şey.. bugün bacılarım yüzsüzlüğün dibine vurup kediyi ta üst kata çıkarıp kapının tam önüne yerleştirmişler.. bir de mekan yapmışlar ki benimle o kadar ilgilenmiyorlar keratalar.

miyavlamaları dışında pek bi şikayetim yok. şu saat oldu halen miyav miyav. o değil bütün gece tefekküre garketti, adnan oktar dan giriyorum charles darwinin ruhundan çıkıyorum.
şimdi miyavlamaları dinmeyince dur bir şeyler yazayım belki iyi gelir diye düşündüm.. bu da böyle bir anımdır.

Şevket Bıdı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder