25 Nisan 2012 Çarşamba

bit pazarına gidelim.

Evet biliyorum, çok alakasız ve bu yazılanları okuyanları hiç ilgilendirmeyen konular üzerine yazacağım.

Yukarıdaki cümleyi okuduktan sonra hala okumaya devam ediyorsanız, yazacaklarım hakkında  itiraz etme hakkına sahip değilsiniz.

Dostum, umarım sen de okuyorsundur, eve hırsız girdikten sonra düzenim hayli bozuldu, pc'ler çalındı bütün yazılarım, notlarım, denemelerim ve yıllardır biriktirdiğim hatıralarım göçtü gitti. Şimdi iş yerindeyim, akşamları çıkıp eve gidiyorum, sonra hazırlanıp dışarı çıkıyorum: sosyalleşmeye çalışmak gibi yaparken yorulan bedenler.

İşte bütün bunlar yaşanırken (ki aslında hiç bir halt anlatmış değilim henüz, okuyucu: ne yaşandı ulan! dese haklıdır da hakkıdır da) ben evin düzenini kaybettim, kim neredeydi hangi mektubu nereye bırakmıştım ve ben mektup yazarken hangi kalemi kullanırdım, bütün bunları unuttum dostum. Biraz zamana ihtiyacım var dedim, atlatırım alışırım et cetera... ertesi gün işe alındım, bir anda, pat diye, çok acımasızcaydı, bütün planlarımı ötelemek durumunda kalmıştım. Sonra bir mail kısa ve sade: "eve hirsiz girdi her seyimi caldilar dostum." cepten girilip gönderildiği barizdi, bir süre bu mazerete tutundum, dedim oldu olacak bir satır daha ekleyeydim.

İşte, günlerdir hatta yalan olmasın, haftalardır mektup yazmak istiyorum, istemenin de ötesinde bunu artık başarmak istiyorum ha-ha... -arabilirim de hissediyorum, daha önce -arabildim çünkü.

Başkalarının yazılarını okumak keyiflidir. Yazan adam ya da kadın, yetenekliyse ve burnu dik değilse onun yazılarını okumak gerçekten keyiflidir. Ancak iki satır yazıp dört satır ilgi gördükten sonra artık avamı muhatap almayan egosu altında ezilen insanların yazıları muhteşem ötesi de olsa nazar edip üç satırını dahi okumam.

Böyle aklımdan onlarca fikir geçiyor, yüzlerce kelime geçiyor, bilhassa fransızca yazmak konuşmak istiyorum, muhatap bulamıyorum ne acı. Acayip bir zihin kaşıntısı var, kendi başıma kaşıyorum ancak yetmiyor, doyurmuyor. Ah ulan kıymetini bilecektik kitapların, daha yavaş okuyacaktık o güzelleri. Şimdi kitap gibi kitap yok ortalıkta. Yazık işte, yine yazık.


Ş.BIDI 25,04,2012

1 yorum: