Ana içeriğe atla

notre dame'ın kamburu - victor hugo

Her kitapta bir aşk hikayesi olmalı, insan ihtiyaç duyuyor buna, dikkat edilmesi gereken tek şey kitaplardaki bu aşk hikayelerinin kitabın merkezine oturmaması... Cümle biraz düşük oldu geri dönüp düzeltmek yerine şöyle açıklamaya devam edeyim, efendim şimdi yazar bize bir aşk öyküsü sunuyor, amenna... bu demek değildir ki elimizdeki kitap bir aşk romanı etc... Sadece kitapları daha çekici kılmak için, insanın merak etmekten hiç bir zaman vazgeçmeyeceği aşk temasını kitaba yerleştirmekten ibaret klişe bir yazarlık taktiği. Notre Dame ın güzelliği, aşk öyküsünün harükulade oluşunda gizli. Esasında Fransa'nın karanlık dönemlerini anlatmak için kaleme alınmış bu eserde seni beni onu bunu içine çeken ve kendine bağlayan, akıllarda unutulmaz bir tat bırakan aşk öyküsü, işte bu aşk öyküsü, ah ulan aşk öyküsü. Yani bazan derler ya: "Ne desem bilemedim şimdi" diye, öyle bir haldeyim. Çünkü bu pek izah edilebilecek bir aşk değil.
Esmeralda, güzelliği herkesin dilinde olan dilberimiz. Ve kamburumuz Quasimodo... Benim için bütün roman bu ikili etrafında dönüyordu, Esmeralda'ya aşık olan diğer rahip ya da Phoebus'un edebi hiç bir değeri yok...

Bazan oturup ağlasam diye düşündüm... Bazen ise sinirlendim insanoğlunun gözlerinin siyah beyaz göremiyor oluşuna. Her şeyin renkli olmasına lüzum yok. Tercihlerinden ötürü kimseye kızma hakkımız da yok sanırım.

Ş. BIDI 23,04,2012

Yorumlar

  1. himm.. Ben de ayni kaanidayim zannimca efendim:)
    Victor Hugo ve onun yaninda C.Dickens in da kitaplarinda olan donemi anlatan ama donemle birlikte bir trajedi ve aski da barindiran ve tum zamanlara hitap eden essiz eserleri ASK(!) temasina kurulmus ASK(!) romanlarina tercih ederim. bosuna klasik degiller..
    Nasilsin bakalim evlat

    YanıtlaSil
  2. Uzun zaman önce okumaya çalışıp 30. sayfadan ileriye gidememiştim. Tekrar deneyeceğim umarım başarırım. :)

    YanıtlaSil
  3. notre dame'ın kamburu ayrıcalığı hak eden nadir eserlerdendir oysa ki. bence başarabilirsiniz :)

    nasıl olalım, her zamanki gibi: iyi, hoş, keyifli, mutlu :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bülbülü Öldürmek 2019

Bülbülü Öldürmek... Uzun zaman sonra bir kitabı bitirebildim, özlemişim eski günlerimi, pek çok kitap okuyorum aslında ama artık hep araştırma tarzı ansiklopedi ya da makale türü olduğu için kitap okumuş saymazdım kendimi.  Kayınçomun elinde gördüm kitabı ilk, "abi bu kitabı okuyorum, tavsiye ederim, güzel kitaptır" dedi. Baktım daha çeyreğini okumuş, kapağı ve kitabın ismi çok hoşuma gitti. Nobel almış olması pek önemli değil benim için biliyoruz ki siyasi sebeplerden de verilebiliyor nobeller. Zihnimde yer etti ilk fırsatta okuyayım derken bir baktım arşivimde epub olarak duruyormuş sevgili roman, hemen elimdeki e-okuyucuya uygun hale getirip okumaya başladım. Üç gün sürdü çünkü başlarda biraz sıkıldım, pişman oldum başladığıma, ısrarla devam ettim, yarım bırakmak istemedim, sonra kitap toparlandı, ayağa kalktı ve koşmaya başladı ve kitap bittiğinde evet bu bir pulitzeri de hak etmiş dedirtti. Kendi dönemini çok iyi yansıtan kitaplardan okuması zevkli ama gözümde...

2011'i birlikte geçirdiğim kitaplar

1 Swann'ın bir aşkı Marcel Proust Proust'u tanımayan kalmamalı, okuyom ben yaa diyen herkesi bekleriz. 2 Aşkın suçları Marquis de Sade Sadizm kelimesi kökünü bu adamın soy isminden alıyor, o kadar manyak o kadar yavşak ve o kadar da ahlaksız bir insan. 3 Dünyanın bütün sabahları Pascal Quignard Pascal'ın  felsefeyle olayları bir araya getirip harmanlaması ciddiye alınmalı hatta on liraya kıyılıp bu kitap da gidilip sahaflardan alınmalı 4 Umami Nuarıklı Üniden bir hocam vermişti yazarı arkadaşıymış, keyiflik bir şey, siz okumayın. 5 Godot'yu beklerken Samuel Becket Ooo sembolizm, Godot candır canandır her şeydir. Ölmeden önce okuyun efendim. 6 Eylembilim Oğuz Atay Üniversite olayları, polisler kafa kırmalar ölümler, olaylar olaylar 7 Ruh adam Nihal atsız Mutlak seveceksin... Atsız ın psikolojik analizler konusunda doktora yapmaya çalıştığı eseri, çok başarılı değil ama yine de güzel, okunabilir. 8 Matmazel Noraliya'nın koltuğu Peyami Safa Peyam...

Hiç,Hep,Bir

Güneşe direnebilen bir seni gördüm, ışınların içinden geçerdi bakışların ya da gözlerinde toplardın güneşi, bakamazdım kamaşırdım. Kimi zaman ağlardım, sorduğunda; “sen kaçtın!” derdim. Çenemden tutardın sol elinle, var gücünle destek olurdun bana ama başım hep eğik kalırdı kaldıramazdım. Sonra sen de başını eğerdin, alnını omzuma kor yine sol elinle yanağımı okşardın. Nefesin ruh gibiydi sen soludukça, ben hissettikçe: canlanırdım, yaşardım. Şevket derdin ama edemezdim, Azad’sın derdin hayır senin kölenim derdim, İsmail derdin, sana kurban derdim, Abdulkerim derdin, susardım, sarılırdın. Gözlerimi açardım, puslu bir görüntü sonra arşıma diz çökmüş siluetini hissederdim. Omzumdaydın, yanağımda ve ruhumda. Sonra görmeye başladım sol elini ve dizlerini, ama puslu ve tuzlu, bilmem kaç zaman böyle durduk.. Sağ elimi kaldırdım ve yanağımdaki elini tuttum, başını omzumdan çektin ve usul usul gözlerinle gözlerimi aradın.. Gözlerin gözlerime değdiğinde ben “hep”tim ya da “hiç” zaten “bir” değ...