Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

iş işten geçti jean-paul sartre

Bilirsiniz meşhur 90 yapımı /hayalet/ diye bir film vardı, işte o film bu kitap! yani filmi kitaptan uyarlamışlar //anlaşılmamış olma ihtimali üzerine eğilirken düşmemeye çalışmak// sartre ın üslubuna alışkın olmayanları aa diye bi düşündürebilir belki. Bir cümle var kayda değer diyor ki: //ne kadar şans verilirse verilsin insan aynı hatayı hep tekrar eder//  kitap üzerine yapılan bir konuşma -insan hata yaptığını farketmediği sürece,kafa aynı kafa, yol aynı yol (x) -Yani eskilerin deyimiyle: -Nato mermer nato kafa(y) -Farkında oldukları zaman dahi Cenab ı hak tarafından ruhumuza iliştirilmiş bazı mefhumlar nedeniyle tekrarlarız kimi hataları. Nalan ve Ferit //peyami safa nın Fer-it''i değil, hani şu ismiyle müsemma olan peşinde bir it dolandığını tahayyül eden Ferit// hayal edin: bu ikisi 140. maddenin vermiş olduğu avantajla birbirleri için yaratılmış ruhlar olduklarını öldükten sonra anlıyorlar. -peki o zaman hadi dünyaya geri dönün 24 saat içinde uyum sağlayın deni...

ölümün dört rengi

Ölümün Dört Rengi-Dücane Cündioğlu... Eskisi kadar etkileyici değil Dücane, sanırım yaş ilerlediği için oluşuyor bu tür mefkureler.  Ve Dücane'nin daimi bir telkin havası var, bu da sıkabiliyor bir süre sonra... Çoğu zaman "filolog" edası verir Dücane, her daim kelimelerin manasıyla ilgilenmiştir ve hep bizim bildiğimizin yanlış olduğunu bildirmiştir. Kısa yazılardan mürekkep hoş ve ilgi çekici bir çalışma meydana getirmiş Dücane abimiz... şu iki makaleyi de okumanızı isterim: 1)  http://yenisafak.com.tr/ yazarlar/ ?i=13829&y=DucaneCundioglu 2)  http://yenisafak.com.tr/ yazarlar/ ?i=13861&y=DucaneCundioglu

3 pasaj

Oysa ki kar yağıyor; tv'ler, radyolar bangır bangır anons yapıyordu: yerler buz, lütfen hız yapmayın, dikkatli kullanın! diye... Arkadan çarpan tırın etkisiyle 97 model tofaş marka otomobiliyle çoktan Boğaz Köprüsü ve Marmara Deniz'i arasında bir yerlere varmıştı Şevket. Bir kaç saniye sonra suya çakılacaktı. Çarmanın şiddetiyle olsa gerek biraz bilinç kaybına uğradıysa da, düşerken otomobilin cam larını kapatmış ve içeriye su dolmasını beklemeye başlamıştı. Düşerken tahayyül etmişti her şeyi: camlar kapanacak, suyun içeri dolması beklenecek ve arabanın üst kısmında kalan oksijen ciğerlere çekildikten sonra usulca sol kapıyı açıp denizin yüzeyine doğru yükselmeye başlayacaktı. Bütün bunları yaptı, arabası denizin dibini boylarken kendisi aksi istikamette yükseliyordu, kafasını suyun üzerine çıkarıp, İstanbul'un gece elbisesini ve Boğaz'ın insanı aşka getiren o güzelliğini görünce her şeyi unutup tekrardan İstanbul'a aşık oluverdi. Sen ne güzel şehirsin kız. ------...